Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Temmuz 2014 Pazar

SOMA BULUŞMALARI -1

Sevgi Koşaner'le "Hayal Et Sınırlarını Keşfet" 11 Temmuz 2014 / Soma

İlk etkinlik ilk heyecan… Gece vakti ortaya çıkan ateş böceklerini beklemek gibi…
Kimler gelecek, kaç kişi olacağız, planladığım gibi gidebilecek mi her şey… Bundan sonrası için bir yolun başlangıcı olabilecek mi heyecanı… Kafamda bin bir soru… Kalbimde hızlı atışlar… Derin nefes alışlar… İlk etkinlik olmasının gerginliği… Başlangıçlar hep öyle değil midir?
Hafta içi psiko-sosyal destek merkezine devam eden aileler aranmıştı. Dokuz kişiden “Belki” yanıtı gelmiş bilgisini aldım. Bir anneyle bir kız çocuğu gelmişlerdi bile. Oysa bir buçuk saat var daha etkinliğin başlamasına. Etkinlik yapılacak mekânı mı değiştirmeliyiz acaba henüz perdeler takılmamış. Annelerle gelirlerse planlanan şekilde yapabilme sorun olabilir, üst kattaki salonu mu kullansak… Orası da psikolojik destek için gelenlerle bir hastane bekleme koridoru gibi dolu…
Gelen anneyle konuşunca onun aslında teyze olduğunu ve etkinlik için değil bireysel görüşme için davet edildiğini düşündüğünü anladık. Eşini kaybetmiş. Yanındaki yedi sekiz yaşlarındaki kız yeğeniymiş yalnız kalmasın diye yanına katmışlar. Soma dışından teyzeye destek olmak için gelmişler. Çocuk burada kuran kursuna kaydedilmiş. Çok iyi görünmüyorlardı ikisi de.  Kız çocuğu o gün Kur’an Kursunda dört cüz okumuş. “Ağır geldi herhalde çocuğa söyleyelimde bu kadar çok okutmasın bir daha” dedi teyzesi… Çocuk sağ eli başında, sol eli midesinde “Başım ağrıyor çok derken” yüzü solgundu. “ Oruçlu musun?” sorusuna teyzesinden geldi yanıt; “Tutturduk ama dayanamadı. Bugün değil.” Yine de su içmeyi kabul ettiremedim. Teyzesinin dizine uzandı gözleri kapalı eli başında. Yüzü sapsarı. Teyzenin bireysel görüşme dileğini görevlilere ilettik. Hemen bir psikologla görüşmesi sağlandı.
Tam da bu olabilecekler içindi ilk iki etkinlik. Grup kurmak kolay iş değil böylesi bir sürecin içinde.
Cafer beyle yakınımızdaki ÇYDD Eğitim Evine uğrayıp önümüzdeki haftanın afişini bırakalım diye çıktık. Tanıdık yüzlerle “Aaaaa” sesleriyle merhabalaşmalar, kucaklaşmalar derken “Beş altı çocuk oldu” haberi veren telefonla heyecanla kalktık ve çalışma yapacağımız yere geldik. Bekleme koridorunda kocaman yeşil gözleriyle bakan Arda ve kuzeni kullandığı ismiyle Kadir ama aslında nüfusta başka bir şeymiş… Hemen malzeme çantalarını yüklendiler. Alt kattaki salona girdik. Salon temizlenmiş beyaz sandalyeler çember oluşturacak şekilde dizilmişti. Malzeme çantalarını açtık. Kağıtlar, kalemler boyalar, makaslar, boncuklar, yünler vd.leri sıkılmışlardı uzun yolculukta kapalı kalmaktan. Ortam renklendi. Gelecekleri beklerken sandalyeleri azalttık, boncukları pipetlerden boncuk keserek çoğaltarak çalışmaya başladık. Ekip çoğalmaya başladı. Önce Sinem ve Enis geldi, anneleriyle birlikte. Sonra “Biz de gelebilir miyiz?” diyen Sosyal Hizmet Uzmanı Perihan’la birlikte Ecrin ve kucağında minik beyaz kuzucuğu. Sonra Klinik Psikolog Nağme geldi “Ben de katılabilir miyim?” diyerek. Stajyerlerden Selin ve Hilal katıldı derken… Tam başlamıştık ki anneleriyle Furkan ve Sinem geldi. Tam yeniden başlıyoruz diyorduk ki annesiyle Eylül geldi. Hoş geldi…
Planlanan şekilde yapamadık ama bir tanışma, bir ısınma derken kendimizi “Benim bir hayalim var” derken bulduk. Hayalimin rengi neydi… Haydi o renkle hayalimizi kendimize anlatalım diyerek renkli kağıtlara, kalemlere, simlere, boyalara, yapıştırıcılara sarıldık… Bana sadece izlemek kaldı…  Ecrin sandalyesinde oturan Kuzucuğu koydu hayal kâğıdının üstüne yüzüstü. Artık ne hayal kurdu Kuzucuk bilmiyoruz. Ecrin üç-dört yaşın enerjisiyle sardı sarmaladı herkesi, sesini hiç duymadık ama enerjisini hissettik. Elinde boncuk tabağı dolaştırdı, uzanamayana yapıştırıcı verdi, oturdu hayalini yaptı sonra Kuzucuğunu alıp çıktı, ardından uzman ablası. Annesi yukarıda görüşmedeydi. Enis annesiyle dışarı çıkmak istedi… Eylül pespembe bir hayal çizdi. Mor pırıltılara turuncu pırıltıları ekledi. Oturdu kalktı… Furkan sessizce “Benim hayalim siyah” dedi. Siyah kağıda kurşun kalemle çizdi hayalini. Beyaz aradı sonra, ten rengi vardı… Arda; Eyfel kulesine gitmek istiyordu Kadir’le… Nasıl çizilirdi ki derken Stajyer abladan teknolojik destek geldi… Eyfel kulesi yükselmeye başladı…Betül-Furkan- Sinem sessizce yüksek bir konsantrasyonla çizdiler,boyadılar serptiler… Malzemeler sessizce uzatıldı bir elden diğer ele, dizler kâğıdın üstünde gitti geldi… Başlar hiç kalkmadı… Kelimeler dökülmedi…Çizgiler çoğaldı, pırıltılı tozlar kutu kutu boşaldı…
İşi biten kendiliğinden sandalyesine çıkıp oturdu. Sessizce. Bitirme çemberini yapıp birbirimize teşekkür ettik. Furkan “Ben hayalimi yanımda götürmek istiyorum” dedi… Mor ışıltılı bir gökdelen yapmıştı. Siyah renkli hayal tek başına orada kaldı. Arda “Bu hayal resim dersinde lazım olur” dedi ve Eyfel kulesini cebine koydu… Tanışma boncuklarımızı kimimiz kolye yapıp boynuna astı kimimiz bileklik yapıp bileğine taktı… Bugünden bir an’ı yanımıza aldık. Kadir almak istemedi tanışma boncuklarından.
 Haftaya bir heykeltıraşla tanışacağımızı paylaşınca sesler heyecanla yükseldi. Yeni etkinliğin afişini Arda’yla Kadir, Eylül de onlara yardım etti pencerelere astılar. Eylül “Ben de anasınıfıma asmak istiyorum. Arkadaşlarım da çamur oynasın” dedi… Furkan’la Betül “Evimizin yakınında okul var oraya da asalım” dedi. İkiz kardeşlerin “Afişi sen alacaksın ben alacağım” itişmesini izlemek keyifliydi… Çocukların aidiyet geliştirmeleri sevindiriciydi.
Sinem’in annesi ağabeyi Enis’le birlikte geldi onu almak için. Sinem zıplayarak “Haftaya gelelim çamur var” diyordu annesine.
Furkan hayalini kesip alırken ikizi Betül’e “Bak gelmek istemiyordun bir de. Eğlenceliymiş” diyerek günün benim penceremden en keyifli cümlesini kurdu. İçim ısındı.
Bırakılan hayalleri sıkıca katladık birlikte… Hiç konuşmadık kelimelerle anlatılmayan hayaller hakkında… Diğer malzemelerin üstüne, kutumuza yerleştirdik. İçinden saçılan rengârenk pırıltılar bizimle birlikte her yere dağıldı. Işıl ışıl çıktık etkinlik salonundan önümüzdeki hafta Heykeltıraş Ekin Erman’la çoğalarak buluşma umuduyla…

13 Temmuz 2014-Pazar/İzmir
Sevgi Koşaner

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder