Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Şubat 2015 Çarşamba

İZMİR TABİP ODASI SUNUMU

İYİ HEKİMLİK DUYURU

2014 Mayıs ayında Soma'da yaşanan maden kazasından sonra bölgede hizmet veren Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı arkadaşım Sevgi Koşaner, afetle ilgisi olmayan bir sivil toplum örgütü olan Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği ‘nin uyguladığı bir sosyal destek programının sonuçlarını benimle paylaştı. Yakınını kaybeden ve yakın kaybı olmayan toplam 156 çocuğa ulaşılan "Soma'ya Bir Köprü" adlı bu proje, afetler sonrasında çok gerekli olan psikososyal hizmetler konusunda önemli bir deneyimdi.
O dönemde Soma'ya yardım amaçlı birçok gönüllü kişi ve kuruluşun emek ve zaman harcadığını ama bunun koordinasyonsuz olmasının zararları dahi olduğunu hatırlıyorum. 
Özellikle kazada babasını veya yakınlarını kaybeden çocukların bu travmayı atlatmalarında çok yararlı olan bu deneyimi dinlemek bizlere çok şey katacaktır. Öte yandan halen sahada devam eden SomaDA Projesine gönüllü olarak destek vermek isteyecek olanlar için iyi bir fırsat olacaktır.
Bu sunumda neler vurgulanacak?
1. Afetlerde akut dönem sonrası organize olmanın ve birlikte hareket etmenin uzun vadeli önemi (Soma örneğinde süreç nasıl işledi?)
2. Afet anlarında sahaya giden gönüllülerin örgütlü olması ve profesyonellerin desteğini alarak sahaya zarar vermeden desteklemesi
3. Sosyal destek programlarının travma yaşayan çocukların sağaltımı ve sosyal yaşama yeniden katılımı konusundaki önemi
4. Uygulanan projenin sanat terapisinin dışa vurumcu yanının ortaya çıkması
5. Sürdürülebilir çalışmaların önemi ve sahada devam eden çalışmalar, gönüllü desteğe gereksinim...
Soma’daki maden faciası sonrasında yaşanan iyi bir örnek olduğundan İzmir Tabip Odası İşyeri Hekimliği Komisyonu olarak bu etkinliği düzenliyoruz.
Oda üyelerimiz, tüm sağlıkçılar ve ilgilenen diğer kişiler bu sunumu 18 Şubat 2015 günü saat 18.00’de İzmir Tabip Odası Orhan Süren salonunda izleyebilirler.
Projenin süreci ve çıktılarının anlatılması – 45 Dakika
Film - 15 Dakika
Soru-cevap - 30 dakika
 Dr. Tuğrul Şahbaz
İZMİR TABİP ODASI DUYURU

14 Kasım 2014 Cuma

İSTANBUL-TÜYAP

Panel: “Travma ve Çocuk Edebiyatı: Soma Örneği”
Yöneten: Süleyman Bulut
Konuşmacılar: Sevgi Koşaner, Necdet Neydim, Sara Şahinkanat, Arslan Sayman
Düzenleyen: Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği
Tarih: 14 Kasım 2014 Cuma
Saat: 15.00-16.00
Yer: Karadeniz Salonu

25 Eylül 2014 Perşembe

BASIN AÇIKLAMASI



BASIN AÇIKLAMASI
SOMA’YA BİR KÖPRÜ PROJESİ VE KAPANIŞ ETKİNLİKLERİ

Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği, Soma maden faciasının çocuklar üzerinde yarattığı travmanın azaltılması amacıyla; Soma ve etkilenen diğer bölgelerde çocukların normal yaşama dönüş süreçlerinin hızlandırılmasına, sahada yapılan psiko-sosyal destek çalışmalarının desteklenmesine yönelik olarak  “Soma’ya Bir Köprü Projesi”ni geliştirmiştir.

Proje 1 Temmuz-1 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.

Proje üç basamaktan oluşmuştur.

1.     Travma Seti;
Üç-yedi yaş aralığındaki çocukların ölümü anlamalarına, duygularını anlatabilmelerine fırsat sağlayacak, travma çalışmalarına destek sağlayacak çocuk kitaplarından bir set oluşturulmuştur. Bu set Afette Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) üyesi meslek örgütleri, Türkiye Kızılay Derneği ve UNİCEF Türkiye Temsilciği ile paylaşılmıştır. Kitaplar konunun uzmanlarının değerlendirilmesine sunulmuştur.

http://somayabirkopru.blogspot.com.tr/2015/02/travma-seti.html

2.    Destek Kitaplığı;
Soma’da hizmete giren Sosyal Hizmetler Merkezinde, İzmir il sınırları içinde açılan, açılması planlanan anasınıfları için ve zaman içinde açılabilecek SHM ve psiko-sosyal destek merkezlerindeki çalışmalara destek sağlayacak, içinde oyuncak bölümü de bulunan bir destek kitaplığı oluşturulması hedeflenmiştir.

Bu kapsamda Soma İlçe Halk Kütüphanesine kitaplık, süreli yayın rafı, okulöncesi için masa, sandalye ile birlikte 1333 okulöncesi, çocuk ve gençlik kitabı armağan edilmiş, bilgisayar ünitesinin sandalyeleri yenilenmiştir.

Kınık İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne köylerde açılan anasınıflarında kullanılmak üzere 338 okulöncesi çocuk kitabı teslim edilmiştir.

Soma ve Dursunbey’de açılan Maden Kazası Psikososyal Destek Merkezleri çocuk oyun odalarında kullanılmak üzere eğitim materyali ve oyuncak seti Soma Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğüne teslim edilmiştir.


3.    Çocuk Etkinlikleri;

Soma Kaymakamlığı ile yapılan bir protokolle Soma Maden Kazası Psikososyal Destek Merkezinde yürütülen psikolojik destek çalışmalarına eşlik etmek üzere haftada bir gün çocuk etkinlikleri yapılmıştır.

Bu program çerçevesinde 7 yazar, 1 çizer, 1 sanat eğitmeni ve 1 heykeltraşın katkı verdiği 12 etkinlik Sevgi Koşaner, Ekin Erman, Gülsüm Cengiz, Sara Şahinkanat, Süleyman Bulut, Tülin Kozikoğlu, Arslan Sayman, Ümit Kireççi, Murat Bozkurt, Gülsevin Kıral, Hacer Kılcıoğlu tarafından gerçekleştirilmiştir.

Bu etkinliklerde 156 çocuğa ulaşılmış, 53 çocuk birden fazla etkinliğe katılmıştır.

Etkinliklere, Soma Sosyal Hizmet Merkezi’nden 4 personel (1 sürekli) ve 4 stajyer destek verirken; Afette Psikososyal Hizmetler Birliği’nden 2 Sosyal Hizmet Uzmanı, 1 Klinik Psikolog, 14 Psikolog, 1 Psikiyatrist olmak üzere toplam 18 uzman gözlemci olarak katılmıştır.

Projenin danışmanlığı ve saha koordinatörlüğü Uzm. Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi Sevgi Koşaner tarafından yapılmıştır.

Proje’nin Kapanış Etkinlikleri 27 Eylül 2014 Cumartesi günü yapılacaktır.

Kapanış Etkinlikleri Programı;

11.00 Kitap Kahramanlarıyla Arkadaş Olabilir miyiz?
           Hacer Kılcıoğlu- Yazar
            İlçe Halk Kütüphanesi
12.30  Proje Sergisi
            Maden Kazası Psikososyal Destek Merkezi Etkinlik Salonu
13.00  Çamur Atölyesi
            Ekin Erman- Heykeltıraş
            Cengiz Topel Meydanı-Kaymakamlık önü.

Soma’ya Bir Köprü Projesi’ne katkı veren tüm yayınevi, yazar, çizer, heykeltıraş arkadaşlarımıza, Sosyal Hizmet Merkezi çalışanlarına, Afette Psikososyal Hizmetler Birliği üyelerine, maddi ve manevi destek veren, emekleriyle yanımızda olan tüm dostlarımıza ve Soma Kaymakamlığı’na teşekkür ederiz.

   Asya Çağlar
   Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği

               Yönetim Kurulu Başkanı

13 Eylül 2014 Cumartesi

SOMA BULUŞMALARI-9


Çizgi Roman Atölyesi / ÇROP- Ümit Kireççi- Murat Bozkurt / 11 Eylül 2014/ Soma

Bugün İzmir’den bir konuğumuz var daha bana eşlik eden. Mimar Tezer Arıcan sergi düzenlemesiyle ilgili destek vermek üzere benimle birlikte geldi Soma’ya. Bornova Evka-3 Metro durağında buluştuk ve yol boyu eskilerden yenilerden bir sohbetle Soma’ya ulaştık.

Sevgili Ümit Kireççi sabah erkenden İstanbul-Akhisar-Soma yolculuğunu tamamlamıştı. Fatih bey onu karşılamış ve Sosyal Hizmet Merkezinde konuk etmişti. Murat Bey Foça’dan özel aracıyla yola çıkmıştı henüz yoldaydı. Kaymakam bey bizi bekliyordu. Hep birlikte gittik. Genelde resmi ve kısa sürelerle gerçekleşen bu görüşmeler bugün bizi epey güldüren keyifli bir zaman geçirten şekilde geçti. Murat bey de bize burada katıldı. 

Kapanış etkinliğinin gün ve saati gündem maddemizdi. Hafta içi Perşembe veya Cuma günü saat 15.00 ten sonra yapılmasını önerdiler, okullar açıldığı için hafta içi ve o saatin çocuklar ve aileler açısından sıkıntılı olacağını ve ailelerle görüşmenin uygun olacağını kararlaştırdık. Kaymakam bey yaptırmak istediği yeni kütüphane ile ilgili SOSEV den Mustafa Beyle bizi tanıştırdı. Mustafa Beyle yıllar öncesinden tanışıyordum, Bakım ve Rehabilitasyon merkezi binasını yaptırmışlardı, devlet koruması altındaki yetişkin zihinsel engelliler merkezi olarak açılışını yapmıştık geçmişte. Şimdi ek binalarıyla gelişmiş bir huzurevi eklenmiş güzel bir tesise dönüştürmüşler. Yeni kütüphaneyi de vakıf aracılığı yapmak istiyor kaymakam bey. Hep birlikte Emniyet Parkının yüksek ağaçlı, yemyeşil keyifli ortamında yemeğe gittik. Jandarma Komutanı ve İlçe Emniyet Müdürü de bize eşlik etti. SOSEV den İnan bey katıldı sonradan ve yeni kütüphane için eski Verem Savaş Dispanseri binasıyla ilgili görüşlerini paylaştı. Yemekte Kaymakam Beyin neşeli, nüktedan ve edebiyatsever yanını gördük. Okuduğu şiirler kadar, anlattığı hikayeler, Van gölü canavarını gördüğünü söyleyen bir vatandaşla ilgili paylaştığı bir anekdot bizim masadan yükselen kahkahaları arttırdı. Ümit’in kaleminden;

“ Van Gölü canavarını gördüğünü söyleyen kişiye Van kalesini soruyor spiker.Aralarında geçen konuşma şöyle devam ediyor;
- Küçük amcam Süleyman müteahhit o yaptı bu kaleyi.
- Nasıl yani, Kale Urartular zamanından kalma, biz onlar yaptı biliyoruz!
- Yoook, onlar pirket taşıdı sadece, amcam Süleyman müteahhit o yaptı.”

Ayların hüzünlü ve hep yapılacaklara, eksikliklere dair işlerin paylaşıldığı günlerinden sonra bu bol kahkahalı yemek hepimize iyi geldi. Etkinlik salonuna ulaştık. Tevhide Hanım her zamanki toparlayıcılığı ile salon için gereken malzemeleri hazır edilmişti. Bu etkinlik için gereken yazı tahtaları sağlanmıştı bir kısmı camiden gelmişti.

Etkinlik Ümit’in müthiş enerjisiyle kahkahalar arasında başladı.  Çizgi roman nedir üzerinden başlayan sohbet doğaçlama canlandırmalarla devam etti. Daktiloyla yazı yazma sahnesinde o güne dek izleyici kalmayı tercih etmiş çocukların ve annelerinde kahkahaya bulandığı anlar oldu. O günün çizgi romanına bir mekan gerekiyordu. Bir yerde geçmesi gerekiyordu hikayenin. Bir parmak ısrarla kalkıyordu, heyecanla sallanıyordu işaret parmağı gerisini Ümit’in kaleminden dinleyelim;

Bir yer :)

Valla öldürürler adamı küçük deliler :)
Soma çizgi roman atölyesinde adını yazmayacağım dünya güzeli bir kız çocuğu neşe kattı defalarca. Hemen her söylediğine güldük. Canlı, tatlı bir kızdı inşallah hep öyle kalır.

İşte atölyenin bir yerinde ben her zamanki gibi öykü oluşturma yöntemlerinden birini göstererek mekan önermelerini istedim çocukların. Hiç öneri gelmedi. Derken kızımız parmak kaldırdı, parlayan gözlerini benimkilere dikti, parmak sabırsızca sağa sola sallandı. Söz verdim:

- Söyle bir tanem, hikâyemiz nerede geçsin?
- Hamidiye mahallesinde!
- (Güldük bolca) Yok olmaz canımın içi, bize herkesin bildiği, herkesin tanıdığı bir yer lazım.
- (Kısa bir sessizlik) Bizim ev.
- (Gülmenin dozu kaçtı burada az ama sonunda toparlandık atölyecek) Sen ne yapıyorsun, evinizi mi tarif ediyorsun?
- Evet, Hamidiye mahallesi, ... apartmanı, ...numara, bizim ev...
Nasıl toparlandık da gülmeyi bıraktık hatırlamıyorum :)”

Sonrasında gelen ilk kelime “Maden” oldu. Park, denizaltı vd. izledi. Öykü Lunapark’ta geçecekti. Bir de kahramanı olması gerekiyordu. Ve ardından bir olay olması lazımdı. Çocuklar kadar genelde izleyici olmayı seçen anneler ve anneanneler de katıldı yüzlerinde kocaman gülümsemelerle.

Öykü metni kararlaştırıldı artık sahne Murat’ındı. Öykü çizgiye nasıl dönüşecekti… kağıtlar kalemler dağıtıldı, parmaklar sıkıca kavradı kalemi, diller ağızdan hafifçe dışarıda tam konsantrasyon çizim çalışmasına geçildi. Bu arada Ümit hiç rahat durmuyordu, anneleri işin içine kattı, biri o kadar konsantre olmuştu ki baş örtüsü dağılmıştı ama o farkında bile değil çizgi romanını yapıyordu. Annelerin yanında arada yine bitiverdi Ümit “Nasıl eğleniyor muyuz kızlar? sorusuyla kahkahalar dışarı taştı. Onların yüzlerinde oluşan gülüşleri ve dışarıdaki herşeyi unuttukları o ana yoğunlaşan ifadelerini  izlemek içimi öylesine yükseltti ki, işte bu gülümsemelere değer dedim içimden. Haftalardır hüzünlü o yüzlerin kahkahaya bulanması paha biçilmez bir mücevher değerinde armağandı.

Çizgi roman sayfası çizilmiş, kahramanların nasıl yerleşeceği, konuşma balonları, kim yazmış, kim çizmiş ve SON kutucuğu eklenerek çizgi roman tamamlandı. Küçük büyük herkes duvara astı yaptığı çalışmayı. Çalışma bitmişti ama kimsenin gitmeye niyeti yoktu.

Bitiş çemberinde kapanış etkinliğinin Cumartesi yapılmasının daha iyi olacağını söyledi anneler, hafta içi çocuklar okuldan geliyordu geç saatte, akşam yemeği hazırlıkları oluyordu. Çocukların hepsi aynı saatte çıkmıyordu okuldan. Bir sonraki hafta okullar açılıyordu, çocuklar etkinliğe gelemeyebileceklerini saatinin akşama alınmasını istediler. Kendi aralarında çözümler üretmeye çalıştılar. Bizi evlerinde konuk edebileceklerini söylediler. Biz de saati değiştiremeyeceğimizi ama onları bekleyebileceğimizi dile getirdik. Kapanış etkinliğini yine afişlerle duyuracağımızı, telefonla da kendilerine haber verileceğini söyledik. Haftaya gelemeyenler böylece haberdar olabilecekti. Çocuklarsa çamur etkinliği için çok heyecanlıydı. İçlerinden biri boynuma atladı ve;

“Çamur çamur
 Çamur olmazsa hamur”

Tekerlemesini başlattı, grup ona eşlik etti. İki hafta vardı daha çamur atölyesine evde hamur tarifiyle kendimi kurtardım. Bu arada gelen bir cümle içimi yaktı. Boynuma atlayan yakın kaybı olan çocuklardan biriymiş, annesiyle kendi evlerinde değillermiş ve büyükanne izin vermezdi bunu yapmalarına… Anne de onayladı. Burada her sevincin içine insanın boğazını düğümleyen bir şeyler karışıyor.

Fatih bey ve gönüllü psikologlardan  Esra Çimen'in de katılımıyla ara sokakta bir çay içimi paylaştık günü. Ardından Murat Beyi Foça’ya doğru yolcu ettik. 

Tezer’le salonun sergi salonu olarak nasıl düzenlenebileceği,malzemelerin İzmir’de hazırlanırsa taşıma güçlüğü üzerinde anlaştık ve Soma’da neler yapılabilir üzerine bir araştırma yaptık Kırtasiyeden uygun malzemeyi seçtik. Ümit 20.30 otobüsüyle Akhisar’dan İstanbul'a dönecekti. Tezer’le ona eşlik ettik. Akhisar garajı bizi yine konuk etti. İzmir’e son otobüs saatinin 20.00 olarak değiştiğini öğrendik.Son anda öğrendiğimiz bu bilgiyle Ümit’e veda ederek İzmir yoluna koyulduk.

Yorucu ama keyifli bir gün daha sona ermişti.
Önümüzdeki hafta Gülsevin Kıral’la "Küçük Dedektifler İz Peşinde” diyeceğiz.

Sevgi Koşaner


6 Eylül 2014 Cumartesi

SOMALI ÇOCUKLARLA-BASIN HABERLERİ-1

Somalı çocuklarla

Gülsüm Cengiz  / 6 Eylül 2014



Resmi kaynakların ölü sayısını 301 olarak açıkladığı Soma  maden kazasının ilk günlerinden beri orada olmak, yaraların sarılmasına küçük de olsa katkıda bulunmak istedim hep. Karne döneminde kitaplarımı göndermenin yanı sıra, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneğinin SOMA’YA BİR KÖPRÜ projesiyle bu isteğimi gerçekleştirme olanağı bulabildim. Köprünün kurulması için en büyük emek ve çaba, Çocuk Gelişim ve Eğitim Uzmanı Sevgi Koşaner’e ait. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan şube müdürü olarak emekli olan Sevgi Koşaner’in uzmanlığının yanı sıra güven veren kişiliği ve duyarlı yüreği bu projeye gönül rahatlığıyla katılmamı sağladı. Maden kazasının ardından yetkililer tarafından yapılan açıklamalar, bölgeye giden ilgili-ilgisiz kişilerin duyarsız tutumları, iyi niyetli olmasına karşın madenci yakınlarını inciten, üzen yardım ya da müdahalelerin yanında; ÇGYD çatısı altında Sevgi Koşaner’in titiz danışmanlığında gerçekleşen bu projeyi çok önemsiyorum. Dikili’deki 23. Uluslararası Gençlik Kampı’nın ardından gittiğim Soma’da yaşadıklarım bana yanılmadığımı gösterdi.
Soma’ya bir akşam üzeri ulaştım. Beni, Soma Ovası’na hakim bir tepenin eteğinde bulunan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde konuk ettiler. (Sıcak karşılama ve konukseverlik için merkezdeki emekçilere bin teşekkür.) Merkezin ana kapısında “Herkesin Bir Öyküsü Var’ adlı etkinliğimin afişiyle karşılaşmak da çok güzeldi.
Ertesi sabah, İzmir’den Soma’ya gelen Sevgi Koşaner’le buluşup ilk etkinlik için Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Eğitimevi binasına gittik… Etkinliğe katılacak çocuklar fotoğraf atölyesi kapsamında çevrede fotoğraf çekimine çıkmışlardı. Bir süre sonra merkezi çocuk sesleri doldurdu. Heyecanlıydılar. Çocuklarla yüzlerce etkinliği paylaşan benim heyecanım da anlatılacak gibi değildi… Sokağa bakan uzun bir masanın başında toplandık. Atölye arkadaşlarım 301 Soma Zafer Spor’un kız sporcuları. 9-11 yaş arasında 13 çocukla öykü paylaşımı, sözcük ve cümlelerden ortak öykü üretme oyununu oynadık. Sonra sıra çocukların öykü yazmasına geldi. Ezgi’nin Hayatı, Kitap Okumayı Seven Melis, 301 Soma Zafer Spor, Meltem’in Kitabı, Elif Bebek, Duygularım, Yağmurlu Bir Gün, Geri Dönüşüm, Sinirli Bulut, Yağmur ve Selin, Simitçi Amca, Yavru Kedi, Muhterem Karga ile Tilki yazdıkları öykü ya da metinlerin adları. 
Çocuklarla sımsıcak bir vedalaşmanın ardından ikinci etkinlik için Sosyal Hizmet Merkezine gittik. Orada, çalışmalara yardımcı olan Tefide Hanım’ın güler yüzüyle karşılaştık. Sandalyeler dizilmiş, yere halı serilmişti. Onca yağmura, fırtınaya karşın 301 Soma Zafer Spor’un erkek sporcularının da içinde olduğu kız erkek 13 çocuk katıldı etkinliğimize. Çocuklardan ikisi okul öncesi dönemden. O yüzden etkinliği onların da ilgi duyacağı biçimde gerçekleştirdim. Önce Küçük Uğurböceği adlı öykümü  paylaştım çocuklarla. Sonra insanların şans, uğur vb. beklentileri konusunda söyleştik. Çocuklar inanılmaz gerçekçi ve içtenler bu konuda… Yine benim bir cümleyle başlattığım birlikte öykü yazma oyununu oynadık. Hepimizin katıldığı oyun öyle sevildi ki iki turu tamamlamamıza karşın çocuklar oyunu sürdürmek istediler. Ama Herkesin Bir Öyküsü Var etkinliği bizi bekliyordu. Kağıtlar, kurşun kalemler dağıtıldı. Çocuklar birkaç dakika gözlerini kapatıp düşündüler ve sonra sözcükler kağıt üzerinde belirmeye başladı. Küçük Köpek, Ağaçtan Kağıda, Kaan Ege’nin Sakarlığı, Renkli Bağcıklar, Aslan ile Ceylan, Belediye Çalışması, Pinokyo ile Kurt, Futbol Hayali, Küçük Balık, Küçük Uğurböceği, Elif’in Düğmesi öğleden sonra buluştuğumuz çocukların yazdıkları öykü ve metinlerin adları… İki de resim öykümüz oldu bu atölyede...
Kazanın ilk gününden bölgeye gelip çalışmalar yürüten Türk Psikologlar Derneği üyelerinin, acıyla yüzleşme ve acıların sağaltılması konusundaki emekleri çok büyük. Psikologlar, maden kazasının mağdurlarının resmi olarak açıklanan 301’den çok daha fazla olduğunu belirtiyorlar. Babasız kalan 432 çocuk, eşlerini kaybetmiş kadınlar, çocuklarını kaybetmiş anne babalar, madende kurtarma çalışmalarına katılanlar veya diğer madenlerde çalışan madencilerle birlikte bu sayı 11 bini geçiyormuş. ÇYDD’nin alanda çalışan gönüllüleri, ÇGYD’nin Soma’ya Bir Köprü projesinde yer alıp travmalarla yüz yüze gelenler bu sayının dışında... Bizim onlarla buluşmamız, çocukların yaşadığı travmayı biraz olsun hafifletmek; yoksa yitirdiklerini geri getirmek olanaksız. 
Somalı çocuklarla buluşmak benim için de öğretici oldu. Bu kazada babalarını yitirip yitirmediklerine bakılmaksızın eğitsel ve kültürel çalışmalarda yer alan çocuklar, inanılmaz yaratıcı ve umut dolular. Somalı çocuklarla gerçekleştirdiğim iki etkinliğin ardından çocuklarla ve Sosyal Hizmet Merkezindeki çalışanlarla sıcacık vedalaştık. Beni İstanbul’a, Sevgi Koşaner’i İzmir’e götürecek otobüslerimize binmek için Akhisar’a doğru yola çıkarken içimi ısıtan tek şey, çocukların verdiği bu buruk umut ve bir de örgütlü olarak gerçekleştirdiğimiz, gerçekleştireceğimiz etkinliklerdi…